Okul Müdüründen

-Bu oyuncakların hepsi benim.

-Hiç kimse benim oyuncaklarımla oynayamaz.

-Bu güzel pastanın hepsini ben yemek istiyorum.

-Elbisem küçülmüş olsa da onu kimseye vermek istemiyorum.

-Yemeğimi, eşyalarımı başkalarıyla paylaşmak zorunda mıyım?

Bu ve benzeri cümleler ile günlük hayatta sık sık karşılaşırız. Çocukların birbirleriyle inatlaşmaları ve paylaşmak istemeyişleri ile akraba, komşu, arkadaş ziyaretleri tam bir keşmekeş halini alabiliyor. Ne yazık ki gittikleri yerde çocukları ile yaşadıkları bu durum yüzünden aileler bir süre sonra birbirleriyle görüşmek istemiyor ve kendi kabuklarına çekilmeyi tercih edebiliyorlar. Ya da aile, paylaşmak istemeyerek kavga eden çocukları arasında her zaman için küçük olan çocuğun tarafını tutarak büyük çocuğa “Sen büyüksün, o küçük. Kardeşini ağlatmamalısın vb.” cümleler kurabiliyorlar.

Paylaşma duygusu doğuştan getirilen bir özellik olmadığı için çocuğa bu davranış küçük yaşta kazandırılmalıdır. Tabi ki bu önemli görev ailelerin sorumluluğundadır.

Oyuncağını, eşyasını ve hatta ailesini kaybetme korkusu yaşayan çocuklar doğal olarak paylaşma konusunda sorunlar yaşayabilirler. 2-3 yaş civarındaki çocuklar anne ve babalarını, eşyalarını, bilhassa da oyuncaklarını paylaşmak istemezler. Bu içinde bulundukları gelişimsel dönemin doğal bir tepkisi olup, doğru yönlendirildiği takdirde gelip geçici bir durumdur.

Özellikle de tek çocuklu ailelerde çocuğa paylaşma ruhunu kazandırmak konusunda anne ve babaya önemli görevler düşüyor. Kardeşi olmayan çocuklarda paylaşma duygusu çok az hatta bazen hiç olmayabilir. Çocuk hiç kimseyle bir şeyini paylaşmak istemediği için zamanla bencil, agresif, kıskançlık duyguları yoğun, geçimsiz biri haline gelebilir.

Benmerkezci bir yapıya sahip olan çocuklar için her şey kendisinindir ve elindekini kimseyle paylaşmak istemezler. Bu durum 2-3 yaşlarda çok yoğun yaşanırken 5-6 yaş civarında ise çocuklar çoğunlukla arkadaşlarıyla gurup oyunları oynamayı, paylaşmayı daha iyi öğrenmiş olurlar.

Aile çocuğa paylaşma duygusunu aşılayabilmek için neler yapabilir?

*Hiçbir zaman paylaşım konusunda çocuğunuzu zorlamayınız, tehdit etmeyiniz, cezalandırmayınız.

*Anne-baba olarak paylaşımcı yönünüzü çocuğunuza sık sık hissettiriniz ve ona karşı rol model olunuz.

*Çocuğunuza yaşına uygun paylaşmak ile ilgili hikâyeler okuyabilirsiniz.

*Çocuğa davranış kazandırmak için en güzel yol oyundur. Çocuğunuzla paylaşmak konusu ile ilgili evcilik oyunları oynayabilirsiniz.

*Çocuğunuz herhangi bir şeyini paylaştığı zaman ona övgü dolu sözler söyleyerek teşvik edici olunuz. Gerekirse yer yer ödüllendirebilirsiniz.

*Çocuğa yumuşak bir ses tonuyla, olumlu cümleler kullanarak paylaştığı zaman kardeşinin ya da arkadaşının ne kadar mutlu olacağını veya paylaşmadığı zaman ne kadar mutsuz olacağını anlayabileceği bir şekilde anlatılmalıdır.

*Okul öncesi kurumlara devam eden çocuklar paylaşmayı, yardımseverlik duygusunu daha kolay ve daha çabuk öğrenirler. Bu yüzden çocuklar mutlaka okul öncesi bir kuruma gönderilmelidir.

*Belirli günlerde, bayramlarda akrabalarınıza ve yardıma muhtaç insanlara yapacağınız yardım faaliyetlerinize mutlaka çocuğunuzu da götürünüz. Bu faaliyetler sırasında çocuğa insanlarla paylaşmanın önemine dair kısa, anlaşılır açıklamalar yapabilirsiniz.

*Okullarda organize edilen yardım çalışmaları için çocuğunuzla birlikte çalışmalar yapabilir, yardım paketleri hazırlayabilir, bu çalışmalara bizzat birlikte katılabilirsiniz.

Değerli ebeveynler;

Paylaşma duygusu ile çocuğunuz akademik bir başarı kazanmasa bile bu duygu sayesinde sosyalleşmeyi, empati kurmasını, iyi bir duygusal gelişime sahip olmayı ve bulunduğu ortamda kendisini rahatça ifade etmesini öğrenecektir. Şu bir gerçek ki paylaşımcı çocuklar arkadaş ortamlarında diğer çocuklara göre daha çok kabul görürler ve daha çok sevilirler.

Eğer çocuğunuz ilkokul çağına geldiği halde paylaşmayı reddediyorsa bir uzman yardımı almalısınız.