Okul Müdüründen

Sevgili Ebeveynler;

Eskiden sokaklarımızda kuyruğu kopmuş, kulakları kesilmiş, tüyleri yakılmış kediler, köpekler görmezdik. Çocuklar bir kuşun yuvasını bozmanın, bir karıncaya zarar vermenin kötü bir davranış olduğunu gayet iyi bilirler, vicdan, merhamet ve şefkat duygularını yoğun olarak yaşarlardı.

Oysaki günümüzde bir köpeğin kulaklarını acımadan kesen ya da vicdansızca bir kedinin bağırsaklarını dışarıya döken çocukların, gençlerin bu insanlık dışı davranışlarını da kameraya çekerek sosyal medya hesaplarından gururlu yüz ifadeleri eşliğinde yayınladıklarını görür olduk.

Merhamet, sevgi timsali olması gereken çocukların, gençlerin geldiği bu nokta hakkında tüm anne ve babalar olarak iyi düşünüp bu konuyu çokça irdelememiz gerekir. Ben bu konuda çocuklardan ziyade onları yetiştiren ailelerinin sorumlu olduklarını düşünüyorum. Çünkü bir çocuğa tüm canlılara karşı sevgi duyması gerektiğini öğretmek öncelikli olarak ailesinin görevidir.

Çocukların her konuda olduğu gibi hayvan sevgisi kazanmasında da anne-baba davranışları belirleyici rol oynamaktadır. Dış dünyada görülen hayvanlara karşı ebeveynler nasıl davranıyorlarsa çocuğun davranışlarının da o yönde şekillendiğini görürüz. Kedilerden, köpeklerden korkan bir ebeveyn farkında olmadan çocuğuna da hayvanlardan korkulması gerektiğini öğretmiş olur.

Hâlbuki ki çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinde hayvan sevgisinin değeri büyüktür ve çocukların kişisel gelişimine olumlu, önemli katkılar sağlar.

Evcil hayvan besleyen çocukların empati ve sorumluluk duyguları daha sağlam, daha iyi gelişir. Çocuk kendisinden başka canlıların da yaşama hakkı olduğunu, sevgi ve ilgiye muhtaç olduğunu anlar, bunun yanında sadakat ve bağlılık gibi duyguları daha iyi anlar ve özümser. Beslediği evcil hayvanı hakkında araştırmalar yapar, bilmediği birçok kelimeyi de öğrenerek kelime hazinesini geliştirir. Arkadaşlarıyla hayvanlar ile ilgili öğrendiği konular hakkında sohbetler ederek sosyalleşir. Tüm canlılara karşı hoşgörülü ve paylaşımcı bir yapıya kavuşur.

Bir çocuk sokak hayvanlarına zarar vermemesi gerektiğini, aç ve susuz kalan hayvanlara yiyecek, içecek vermesi gerektiğini öğrendiği zaman maddi-manevi açıdan her zaman alıcı değil verici olması gerektiğini de anlamış olur. Bu da çocuğun ileriki yaşamında bencil bir insan olmasını önler.

Hayvan sevgisine sahip olan çocuklar topluma, insanlara ve tüm canlılara karşı duyarlı ve sevgi dolu olurlar. Bu tür çocuklar olumsuz duygularla daha kolay başa çıkarlar, daha dışa dönük olurlar, psikolojileri daha sağlıklı olup, duygusal açıdan kendilerini daha az yalnız hissederler.

Burada çocuğa hayvan sevgisi aşılama görevi ebeveynlere düşmektedir. Her şeyden önce çocuğunuza hayvan sevgisi konusunda rol model olun. Sokakta gördüğünüz hayvanlara karşı ya da doğada bulunan herhangi bir hayvana karşı olumsuz, tepkisel cümleler kurmayın. Siz korkuyor olsanız bile çocuğunuzun hayvanlara yaklaşmasını engellemeyin. Birlikte sokak hayvanlarına su ve yiyecek verebilirsiniz. Yaşadığınız şehirde bulunan hayvan barınaklarını ziyaret ederek çocuğunuzun hayvanlara karşı (eğer varsa) korkusunu da giderebilirsiniz.

Çocuğunuza evde bir hayvan besleme fırsatı sunabilirsiniz, hayvanın bakımı konusunda yaşına uygun sorumluluklar verdiğiniz zaman çocuğun özgüveni ve kendine duyduğu benlik saygısı olumlu yönde artacaktır. Küçük bir kedi, rengârenk bir kuş, akvaryumda besleyeceği birkaç balık çocuğun ruhsal dünyasında mutluluk dolu anlar olarak kalacaktır.

Unutmayınız ki,

Bu dünyada sadece insanlar yaşamıyorlar. Tüm canlıları sevmek ise erdemli bir duygudur. Çocuğa merhameti, sevgiyi, şefkati küçük yaştan itibaren aşılamak ebeveynlerin en temel görevidir.

Lütfen çocuğunuzu hayvan sevgisinden mahrum bırakmayınız.