Okul Müdüründen

Günümüzde sıkça rastladığımız aşırı koruyucu anne babalar sayesinde kendine güveni olmayan, ayakları üstünde durmasını bilmeyen, yaşadığı en küçük soruna bile çözüm üretmekten aciz durumda olan çocuklar yetişmeye başladı. Bu çocuklar yaşamlarını anne ve babalarına bağımlı bir halde yaşarken kaygı düzeyleri yüksek olan, risk almaktan korkan, depresyon geçirmeye yatkın, bencil ve takıntılı bir kişilik geliştiriyorlar.

Ayakkabısının bağcığını annesinin bağlamasını isteyen, yemeğini annesinin yedirmesini bekleyen, arkadaşıyla yaşadığı sorunu babasının çözmesi için ısrar eden, ismi sorulduğunda cevap vermesi için annesinin yüzüne bakan çocuklara gün içerisinde çoğu zaman şahit oluruz.

Her çocuk ailesi için biriciktir, özeldir ve anne-baba elbette ki evladını sevecektir, koruyacaktır. Fakat hayatımızın her alanında olduğu gibi sevgi ve koruma duygularımızda da ölçülü olmamız gerekir diye düşünüyorum. Aşırı sevgi ve korumacılık tutumu ile sevgi arsızı haline getirilen çocuklar hayatları boyunca yüksek bir sevgi ve ilgi beklentisi içine girecekleri için, yaşamlarında bulunan insanlardan bu yöndeki beklentileri karşılanmadığı takdirde çeşitli ruhsal ve psikolojik sorunlarla baş başa kalacaklardır.

Okul öncesi dönemde anne ve babaya aşırı bağımlı olan çocuklar ergenlik ve sonrasında da karşı cins ile sağlıklı bir iletişim kurmakta zorlandıkları için bu durum ileriki zaman dilimlerinde çok daha farklı sorunlara yol açacaktır.

Çocuğunun kişisel olgunluğa erişmesine izin vermeyen ebeveynler ne yazık ki ileride başa çıkmakta zorlanacakları sorunlarla karşılaşabileceklerinin farkında bile değillerdir.

Genellikle sınırları olmayan, belli kurallar içinde büyütülmeyen, aşırı özgür bırakılan çocukların okul hayatları da problemlidir. Çünkü çocuk aşırı serbest ve kuralsız büyüdüğü için sosyal hayatın içindeki ve okul ortamındaki kurallara uymakta zorlanacak ve hatta kurallara karşı reddedici bir tutum izleyecektir. Bunun sonucunda ise arkadaşları tarafından dışlanan, şımarık bir çocuk durumuna düşeceği için öfkeli, saldırgan, sinirli bir ruh haline bürünerek kendisini değersiz hissedecektir.

Ev ortamında kuralsız yaşamaya alışan ve her istediği emir sayılarak yerine getirilen çocuklar okula başladıkları zaman büyük bir şaşkınlık ve bocalama dönemine girerler. Okul ve sınıf ortamında uyması gereken her kural çocuk için bir ceza gibi algılanırken eğitim hayatı hem çocuk için hem veli için can sıkıcı bir hale gelecektir. Anne ve baba bu dönemde “Aman çocuğum üzülmesin, ağlamasın, arkadaşı tarafından laf söylenmesin, itilmesin, düşmesin, hiç kimse çocuğuma tek bir söz bile söylemesin, benim çocuğum her zaman haklıdır vb.” yanlış tutum ve davranışlar gösterdiği zaman ise olay içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir.

Hiç unutmuyorum “Çocuğum bir yıl daha evde otursun, yeter ki üzülmesin. Okula gitmek için ne zaman kendisini hazır hissederse o zaman gitsin. Başka çocuklar yüzünden kırılıp, incinmesin,” diye konuşan bir velinin bu sözleri karşısında çok şaşırmıştım. Hayat hiçbir zaman tam olarak bizim istediklerimizi vermez. Çok merak ediyorum bu veli, evladını cam bir fanus içerisinde nereye kadar büyütebilecek.

Çocuğunuza adı sorulduğu zaman size bakıp cevap vermenizi bekliyorsa, okulda arkadaşıyla sorun yaşadığı zaman her defasında çözüm üretmek yerine sizden okula gelerek bu sorunu çözmenizi istiyorsa lütfen yapmayın. Çocuğunuzun problem çözme becerisi kazanmasını, kendisini rahat bir şekilde ifade etmesini istiyorsanız bunları sizin yapmanız yerine çocuğunuzun yapması için teşvik ediniz. Problemleri onun adına çözmeyiniz. Tabi ki çocuğunuza destek olacaksınız. Fakat bu desteğin sınırlarını çok iyi çizmelisiniz ki çocuğunuz çözüm yollarını kendi başına bulabilsin, kendisini ifade etmeyi öğrensin.

Ebeveynler, öğretmen ve okul ile işbirliği içinde hareket etmeyi başardıkları zaman çocuklarının eğitimi adına çok önemli bir adımı gerçekleştirmiş olurlar. Aksi takdirde problemler çözüme ulaşmak yerine dağ gibi büyümeye ve çocuğu yaşadığı sosyal çevresinden ve eğitim hayatından kopma noktasına getirecektir.

Unutmayınız, çocuğunuz sıfır hata ile hayatını yaşayamaz. Mutlaka ki yapacağı hatalar ve bu hataların sonucunda yaşayacağı sorunlar olacaktır. Hiçbir insan mükemmel değildir. Hele de bu mükemmelliği bir çocuktan beklemek bana göre acı bir vicdan yoksunluğudur.

Her çocuk farklı bir bireydir ve gelişim dönemleri de çocuklar arasında farklılıklar gösterir. Çocuğuna en çok zarar veren ebeveynler ise çocuğunun kendisinden bağımsız, ayrı bir birey olduğunu kabul edemeyen ebeveynlerdir.

Lütfen çocuğunuza yaşına uygun, makul kurallar koyunuz. Aşırı müdahaleci, koruyucu, kollayıcı olmayınız.

Aksi halde ne mi olacak?

Çocuğunuz hayata atılmaktan korkan, insan ilişkileri zayıf, sorumluluk almak istemeyen, evlenmekten korkan, sürekli olarak yetersizlik duygusu yaşayan bir yetişkin haline gelecek.

Hayır, cam fanuslarda büyütülen çocuklar istemiyoruz. Özgüveni yüksek, gerektiğinde risk almasını bilen, hata yapmaktan korkmayan, sorunlarına çözümler üretebilen, toplumsal yaşamın kurallarına uymakta zorlanmayan çocuklar bizlerin kaliteli geleceği olacaktır.