Okul Müdüründen

-Babacığım, dün girdiğim matematik sınavından doksan almışım.

-Hımm, doksan aldın demek. Neden yüz almadın da doksan aldın, söyler misin?

Değerli anneler ve babalar;

Elbette ki her anne ve baba sorumluluklarını bilen, akademik becerileri yüksek, sanata ve spora ilgi duyan, sosyal açıdan mükemmel olan bir evlada sahip olmak ister. Önemli olan bu isteğin aşırıya giderek çocuğun ruhsal dünyasında kapanması zor yaralar açmaması ve çocuğun hayatını çekilmez bir hale getirmemesidir.

Mükemmeliyetçi ebeveynler kendi çocukluk dönemlerinde gerçekleştiremedikleri hayallerini, başarmak isteyip te başaramadıkları işleri çocuklarının gerçekleştirmesi için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdırlar. Ancak her şeyin mükemmelini isterken işi ne kadar abarttıklarının, çocuğun karakterine ve kişiliğine ağır darbeler indirerek ruhsal dünyasında nasıl onulmaz yaralar açtıklarının ve kendi çocuklarına ne denli zarar verdiklerinin farkında bile değillerdir.

Çocuğun girdiği her sınavdan alınacak en yüksek notu almasını, her girdiği yarıştan birincilikle çıkmasını, basit bir sokak oyununda bile birinciliği kimseye kaptırmamasını isterler. Aksi halde çocuktan yana büyük bir hoşnutsuzluk duyarlar. Çocuklarının elinden tutup sanattan spora her türlü kursa götürürler maddi-manevi her türlü desteği verirler ve karşılığında çocuğun en iyi dereceleri getirmesini, kendilerini gururlandırmasını isterler. Bu kurslara giderken çocuğun ilgisini, yeteneklerini, tercihlerini göz ardı ederek sadece kendi seçimlerine ve isteklerine göre hareket ederler. Çocuklarının sosyal çevresini kendileri belirleyerek kiminle arkadaşlık yapabileceğine ya da yapamayacağına kendileri karar verirler. Mükemmeliyetçi anne ve babaya göre çocuk için gerekli olan her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendilerinin bildiklerini düşünürler ve çocuğa hiçbir konuda seçim hakkı tanımazlar. Katı ve sert kuralları vardır. Çocuk annesinin ya da babasının koyduğu kuralları esnetme hakkına sahip değildir.

Maddi imkânları yüksek ailelerde bu durum daha fazla görülebilir. Çocuğu için her türlü maddi-manevi imkânları seren ebeveyn, çocuktan beklediği başarıyı yakalayamadığı takdirde o güne kadar ki yaptığı tüm fedakârlıkları çocuğun başına kakmaya başlar. (Eğitimin için şu kadar para ödedim, senin için her şey yaptım. Fakat sen başarısız oldun, gerektiği gibi çalışmadın vb.)Bu tür aileler çocukları iyi bir not aldığında ise tebrik etme gereği bile duymazlar. Çünkü başarılı olmayı zaten çocuğun görevi olarak görürler. Çocuklarına yanlış yapma hakkı tanımazlar. Hatta aksi bir başarısızlık durumunda çocuğa sözel veya fiziksel şiddet bile uygulayabilirler.

Mükemmeliyetçi bir ebeveyne sahip olan çocuklar ya aşırı derecede pısırık, içe kapanık hale gelirler ya da aşırı derecede hırçın bir yapıya bürünürler. Çocuk anne ve babasının sevgisini kazanmasının tek yolunun başarılı olmaktan geçtiğini düşüneceği için, başarısız olduğunda kendisini aşağılık, değersiz birisi olarak hissederken büyük bir hayal kırıklığına uğramış olur.

Anne ve babasına layık bir evlat olamadığını düşünerek depresyona girer ve daha iyiye ulaşmak için savaşmaya, büyük bir hırs ve doyumsuzluk yaşamaya başlar.

Bu tür çocukların endişe ve kaygı seviyeleri yüksek olduğu için bu durum çocuğun arkadaşlık ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Yalan söyleme, tırnak yeme, altını ıslatma vb. davranış bozuklukları göstermeye başlar. Yetişkinlik döneminde ise huysuz, her şeye çabuk sinirlenen, aşırı katı, aşırı kuralcı insanlar olarak bilinirler. Bir anlamda çevreden soyutlanarak kendilerini yalnızlığa hapsetmiş olurlar.

Sorumlu bir anne-baba olarak lütfen çocuğunuza bu kötülüğü yapmayın. Çocuğunuzun sadece ve sadece koşulsuz bir şekilde sizin sevginize ihtiyacı olduğunu aklınızdan bir an olsun çıkarmayın. Ona çocukluğunu yaşaması için fırsatlar verin.

Düşünsenize, gözünüz gibi baktığınız biricik evladınız çocukluğuna bir daha geri dönemeyecek. İstemez misiniz büyüdüğü zaman yaşadığı her yaşını neşeyle, sevgiyle hatırlasın. Güzel çocukluk anılarını çevresiyle paylaşsın.

Robot gibi düşünen, sadece başarıya odaklanmış bir çocuk olmasındansa hata yapmaktan korkmayan, yaptığı hatalardan ders çıkarmasını bilen, her koşulda annesinin ve babasının yanında olduğundan emin olan, sevgi dolu bir çocuğunuz olsun.

Unutulmaması gereken en önemli şey ise, bu hayatta hiç kimse mükemmel değildir.