Okul Müdüründen

Hayatını çocuğunu mutlu etmek üstüne kuran ebeveynler çocuğa faydadan çok zarar verdiğinin farkında bile değillerdir.

-Aman çocuğum üzülmesin!

-Aman çocuğum üşümesin!

-Aman çocuğum arkadaşıyla hiçbir sorun yaşamasın!

-Aman çocuğum hep gülsün, hep mutlu olsun!

Üzgünüm ama maalesef böylesine tozpembe bir dünyada yaşamıyoruz. Çocuğun üzülmesine, hata yapmasına, herhangi bir sorun yaşamasına hiçbir şekilde müsaade etmemek doğru bir ebeveyn yaklaşımı değildir.

-Ben yaşamadım bari çocuğum yaşasın.

-Ben giyinmedim çocuğum giyinsin.

-Ben gezmedim çocuğum gezsin…

Ne yazık ki doyumsuzluk duygusu en çok bu mantık çerçevesinde büyütülen çocuklarda görülmektedir. Sınırların çizilmediği, kuralların konulmadığı, fazlasıyla özgür bırakılan, her istedikleri hemencecik alınan, isteklerine kolayca ulaşabilen çocukların doyumsuz olması pek tabi ki kaçınılmazdır.

İşte çocuğun rahatça ailesini yönetebildiği bu tür çocukerkil ailelerde tek amaç vardır o da çocuğun kayıtsız şartsız mutlu olmasıdır. Aşırı hoşgörülü davranan ebeveyn çocuğun ihtiyacı olmasa bile sırf çocuk istedi diye evini bir oyuncak dükkânına çevirebilir ya da çocuk ağlayıp üzülmesin veya bağırıp zorluk çıkarmasın diye abur cubur adına ne varsa market sepetini doldurabilir. Yani çocuğun istekleri bir emir gibi algılanarak her türlü kolaylık sağlanabilir.

Bu tür çocukerkil ailelerin yapısı incelendiği zaman genellikle tek çocuklu ya da tek ebeveynli aileler, geç yaşta anne-baba olan ebeveynler, geçmişinde ciddi sağlık sorunları yaşamış olan çocukların aileleri, belli bir travmaya uğramış aileler, çocuğuna karşı aşırı bağımlılık geliştirmiş olan aileler oldukları görülmektedir.

İstediği her şeye sınırsızca ve çabucak ulaşabilen çocuklar mutluluk duygusunu anlık olarak algılarlar ve isteklerinin ardı arkası bir türlü kesilmek bilmez. Fakat aile ne yaparsa yapsın, ne alırsa alsın çocuğunu tam anlamıyla mutlu etmeyi başaramaz. Her defasında çocuk mutlu olmak adına ailesinden yeni bir istekte bulunmaya devam eder.

Bu tür çocuklarda ortaya çıkacak olan en büyük sorun bencillik duygusudur ve ne yazık ki başkası tarafından eleştirilmeyi kesinlikle kaldıramayacaktır. Empati yapmaktan bihaber olan çocuk, sosyal ilişkilerinde başarılı olamadığı gibi bir sorun yaşadığı zaman her defasında karşısındaki insanı suçlayacaktır. Ayrıca kurallara alışkın olmadığı için de okul gibi kuralları olan ortamlara alışmakta zorluk çekecektir.

Sınırları olmayan, doyumsuz, kuralsız bir çocuk yetiştirmek istemiyorsanız;

*Çocuğun yaptığı hataları çocuk için bir öğrenme fırsatı olarak görün ve sorunlarına, hatalarına kendince basit çözümler üretebilmesi için destekleyici davranın.

*Çocuğun her isteğine “evet” demeyin, yeri geldiğinde “hayır” demesini de bilin.

*Mantık sınırları içerisinde çocuğun uygulayabileceği kurallar koyun, sınırlar belirleyin. Bunu yaparken de anne-baba aynı söyleme sahip olmalı, birinin kabul ettiği davranışı diğeri reddetmemeli.

*Çocuğa davranışlarınızla rol model olmalısınız. Çocuğunuzun nasıl davranmasını istiyorsanız siz de öyle davranmalısınız.

*Çocuğa yapabileceği, başarabileceği sorumluluklar ve görevler verin. Sonuç olumlu olduğu zaman onu överek destekleyin.

*Çocuğun isteklerini yerine getirirken mutlaka ihtiyaçlarını göz önünde bulundurun. Mesela, evde oynayabileceği kadar oyuncağı varken halen oyuncak almaya devam etmeyin.

*Çocuğun yapabileceği işleri siz yapmayın. Yemeğini kendisinin yemesi, ayakkabısını giyip çıkarması, pijamalarını giyinmesi vb. konularda çocuğun yapması için teşvik edici olunuz.

*Çocuğunuz bir başkasına haksızlık yaptığı zaman asla onun haklı olduğunu savunmayınız. Yaptığı yanlış davranışın zararlarını anlayabileceği bir şekilde anlatınız.

*Çocuğunuza empati duygusunu aşılayınız.

*Çocuğa sabırlı olmasını öğretirken elinde var olanlar için ne kadar da şanslı bir çocuk olduğunu hissettiriniz.

Değerli anneler ve babalar;

El bebek, gül bebek büyütülen, prens ve prenses muamelesi gören, her isteğine kolayca ulaşan çocuklar ileride hep daha fazlasını isteyen mutsuz, depresyona yatkın insanlar olarak karşımıza çıkacaklardır. Dışarıda var olan zorlu yaşam koşullarına karşı çocuğunuzu hazırlarken sınırlarınızı, kurallarınızı iyi çiziniz. Sosyal hayat içerisinde birçok zorluklar ile karşılaşacak olan çocuğunuz prens veya prenses olarak bu zorluklarla başa çıkamayacak ve çabucak pes ederek gerçek mutsuzluğu yaşayacaklardır.

Atalarımız “Her şeyin azı karar, çoğu zarar” sözünü boşuna söylememişler. Sevginin, ilginin ve çocukların isteklerinin de mutlaka bir ölçüsü olmalıdır.