Okul Müdüründen

Picasso, Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Agatha Christie, Mozart, TomCruise, Henry Ford, Jules Verne, Louis Pasteur, Beethoven…

Bu yetenekli ve ünlü isimlerin ortak özelliğinin disleksi olduğunu biliyor muydunuz?

Disleksi olan çocuğunu tanımlamaya çalışan anne ve babaların ortak cümleleri genellikle “Oğlum veya kızım çok zeki ama öğrenme konusunda bir şeyler ters gidiyor.” ifadesidir. Disleksi hastalık değil, özel bir öğrenme ve okuma güçlüğüdür, kesinlikle bir zekâ geriliği değildir. Eğer çocuğun anne ve babasında disleksi varsa çocukta disleksi çıkma riski çok daha fazladır. Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki disleksi genetik ve çevresel etkenlerle oluşmaktadır. Disleksili çocuklar normal ya da normalin üstünde bir zekâya sahip olmalarına rağmen akranları gibi aynı öğrenme hızına ve şekline sahip değillerdir. Yaşıtlarından farklı ama zeki çocuklardır.

Okul öncesi dönemde çocukta disleksi olup olmadığının belirlenmesi ve eğer disleksi var ise buna uygun bir eğitim hayatının olması çok önemlidir.

Disleksi çocukta okuma, yazma, dinleme, konuşma ve matematiksel becerilerin kazanılması ve kullanılmasındaki zorluklarla kendini ortaya koyar.

Psikolojik ve özel eğitim yöntemleriyle disleksi ile yaşamak daha kolay bir hale gelebilmektedir. Ebeveynler disleksi olan çocuklarının öğretmenleriyle ve özel eğitim öğretmenleriyle tam bir uyum ve işbirliği içinde olmalılardır. Bu tür çocuklar kaynaştırma eğitimi ile yaşıtlarından geri kalmadan eğitimlerine devam edebilirler.

Özel eğitim desteği almayan çocuklarda depresyon, kaygı bozukluğu, kendini değersiz hissetme, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik gibi bozukluklar da görülebilir.

Peki, çocuklarda disleksi belirtileri nelerdir?

Bilişsel anlamda disleksi olan çocuklar neden-sonuç ilişkisi kurulan etkinlikler yapmayı istemezler. Zıt kavramları, sağ-sol gibi yön kavramlarını birbirine karıştırır. Birden fazla verilen yönergelerde sadece bir yönergeyi yerine getirebilirken diğer yönergeleri unutabilir. Görsel, işitsel hafıza alanlarında sıkıntılar yaşar. Renk, şekil, sayı gibi kavramlar sınırlı düzeydedir. Fakat bu tür çocukların özel ilgi alanları (Uzay, gezegenler, bitkiler, hayvanlar vb.) vardır. Bazen verdikleri zekice cevaplarla ve çıkışlarıyla öğretmenlerini ve ebeveynlerini çok şaşırtırlar.

Psikomotor gelişim noktasında disleksi olan çocuklar yaşıtlarına göre geç yürürler ve neredeyse hiç emekleme dönemi geçirmeden ayağa kalkarlar. Zıplama, atlama, koşma gibi aktivitelerde pasiftirler ve gurup oyunlarında guruba uymakta zorlanırlar. Kalem, çatal, bıçak, makas kullanırken zorluk çekerler. Birçok çocuk gömleğini iliklemekte, ayakkabılarının bağcıklarını bağlamakta zorlanmazken, bu tür basit görünümlü işler disleksi olan çocuklar için çok zordur. Genel anlamda sakardırlar.

Dil gelişimi noktasında disleksi olan çocuklarda gecikmeler yaşanır. Öğrendikleri, konuştukları kelime sayısı sınırlı düzeydedir. Kelimelerde bazen seslerin bazen de hecelerin yerlerini değiştirerek (Ekip-pike, araba-abara, kelebek-kebelek, koç-çok, muz-zum vb.) kullanırlar. Bir yazıyı, bir şiiri, bir şarkıyı ezber yapmakta ve kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. Hikâye dinleme, anlatma ve kafiyeli kelimeleri kullanma gibi etkinlikleri oldukça sıkıcı bulurlar.

Sosyal-duygusal gelişim noktasında disleksi olan çocuklar aceleci ve sabırsızdırlar. Yaşıtlarıyla sosyal ilişkiler kurmakta ve sürdürmekte zorlanırlar. Öz bakım becerilerinde yardım isterler. Dikkatleri çok çabuk dağılmaya müsaittir.

Evet, değerli anneler ve babalar;

Disleksi hakkında toplum olarak bilinçlenmemiz gerekiyor ki disleksi olan çocuklara daha randımanlı bir eğitim verebilelim ve onların toplum ile kaynaşmasına, sosyal hayata daha iyi adapte olmasına yardımcı olalım. Disleksi olan çocuğun kendine olan saygısını, özgüvenini, öğrenme isteğini sekteye uğratacak hiçbir şeye göz yumulmamalıdır. Burada öğretmenlere de çok büyük görev düşmektedir. Sınıfında kaynaştırma eğitimi alan disleksi bir öğrencisi olan öğretmenin bu konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olması gerekiyor ki çocuk iyi bir eğitim alabilsin.

Disleksili çocukları toplumun faydalı ve değerli fertleri haline getirmek bizlerin elindedir. Disleksi konusunda mutlaka bilinçlenelim, çevremizi bilinçlendirelim. Yetenekli çocuklarımızın göz göre göre ellerimizden kayıp gitmelerine izin vermeyelim.

Disleksi olan Einstein diyor ki;

“Aslında herkes zekidir. Fakat bir balığı ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal olduğunu zannederek geçirir.”